Açıklama
Medya ve Demokrasi, yirmi yılı aşkın bir süredir ülkemizde de baş döndürücü bir hızla gelişen medyanın, toplumların kültürel ve siyasal hayatında yol açtığı değişimler üzerine yayımlanmış en kapsamlı çalışma. Sivil toplum ve devlet ilişkileri alanındaki araştırmalarıyla ün kazanmış bir siyaset kuramcısı olan John Keane, akademik çevrelerin ele almaktan titizlikle kaçındığı medya sorununu siyasal analizin konusu haline getirerek bir yandan siyaset teorisini “medyatik”leştirirken öte yandan da medyayı “politik”leştiriyor. Bu çalışma, medya ve demokrasinin iç içe tarihsel gelişimini ele alarak günümüzde yakıcı önem kazanmış bir dizi soruya yanıt arıyor: Medya holdinglerinin küresel bir iktidar odağı haline geldiği günümüzde “basın özgürlüğü”nün anlamı ne olmalı? Yeni bir yüzyıla girerken, yurttaşların özgürce ve eşit olarak katılacakları bir iletişim düzeni gerçekleşebilir bir ideal mi? Elektronik medya sistemlerinde ve uydu kanallarında sembolleşen yeni iletişim ve basın-yayım teknolojileri bizi böyle bir ideale yaklaştırıyor mu, yoksa uzaklaştırıyor mu?Elinizdeki kitap, bu soruları tarihsel-siyasal bir perspektiften ele alıyor. Düzenlemeci devletin yerini pazarın mutlak egemenliğine bırakması anlamına gelen küresel “deregülasyon” eğiliminin kapsamlı bir eleştirisini ortaya koyuyor. Pazar yanlısı liberal söylemin açmazlarına işaret ederken siyasal erk yanlısı devletçi söylemin tuzaklarından da ustalıkla kaçınıyor. Böylelikle Keane, yurttaş hakları ekseninde imgelediği demokrasi ideali ile hem pazar liberalizmi hem de otoriter devletçilik arasına net bir sınır çiziyor.Medya ve demokrasinin iç içeliğini vurgulayan Keane için, medyasız demokrasi kadar demokratik olmayan medya da mümkün değildir. O halde, günümüzün kültürüne hâkim olan iktidar yanlılığı, tek-tiplik, bayağılık ve sığlığın kökleri, bu iki kavramın kopuş noktalarında aranmak durumundadır. Bu kitabın başlıca önerisi olan kamu yararı iletişim modeli ise görünmez iktidarı açığa vuran, “farklı yaşam biçimlerini, zevkleri ve görüşleri” çoğullukları içinde kucaklayan yeni bir “toplumsal sözleşme” zemini için bir çağrı niteliği taşıyor.”Keane, 21. yüzyılda geçerli olabilecek, kendi deyişiyle ‘özünden değiştirilmiş bir kamusal yayıncılık modeli’ geliştirmeye çalışmakta. Keane’ın kamusal yayıncılık prensibinde ısrar etmesinin temelinde ise, yayıncılığa özgürlüğü getirmeyi vaad eden serbest pazar liberalizminin “savunduğu ‘özgürlükçü’ değerleri gerçekleştirme yeteneğinden yoksun” olduğunun tesbiti yatmaktadır.”Asu Aksoy / Birikim”Bugün, iletişim alanındaki yasal düzenlemeler liberal kapitalist sisteme içkin bir değişim fırçasıyla mı yapılmalı? Devlet tekelleri, düzenlemeleri ve sınırlamaları sürdürülmeli mi? Ya da bir başka çıkar yol var mı? sorularının sorulması gerekiyor. İşte Medya ve Demokrasi kitabı bu ve bunun etrafındaki soruları soruyor. Yanıtlar içiçe geçebiliyor, ama piyasa mekanizmalarının mükemmeliğinin bir masal olduğunu gösteriyor.”Nilgün Tutal Küçük / Birikim